10 Mayıs 2014

ANNELER GÜNÜ


Anneler günü yarın ama ben bugünden bu postu yazmak istedim.
Her annenin kendi yavrusunu canından çok sevdiğini söylemeye gerek var mı bilmiyorum.Ama karnında dokuz ay taşıyıp, başucunda uykusuz geceler geçirip ona birşey olmasın diye üstüne titrediği, eşek kadar olsa bile annesinin gözünde çok küçük olan, yavrusunu her türlü kötülükten korumaya çalışan her anne hiç karşılık beklemeden çocuğunu sever. Fakat bunların tam tersi olan kişilik bozukluğu yaşayan insanlarda var. Peki, birde annesine zulüm yapan hor gören bakmayan hatta ufak bir sebepten ötürü yaşamına son verenler onları ise Allah'a havale ediyorum. Bu dünyanın birde ahreti var hangi akla minnet böyle davranışlar yapıyorlar hala anlayamıyorum.

Anne sevgisinin gücünü açıklayan bir öykü yazmak istiyorum:
            Bir zamanlar bir genç kötü kalpli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemiş Ancak kız korkunç bir şart ileri sürerek “Senin sevgini ölçmek istiyorum” Demiş “Bakalım beni gerçekten seviyor musun? Bunun için de köpeğime yedirmek için bana annenin kalbini getireceksin!”
       Delikanlı tüyler ürperten bu teklif karşısında uzun bir tereddüt geçirmiş Sonunda kızın istediğini yerine getirerek annesini öldürmüş Çıkardığı kalbini bir mendile koyup kızın evine doğru yönelmiş Hızla giderken ayağı bir taşa takılmış Mendile sarılı kalp bir tarafa kendisi de bir tarafa düşmüş Canı acıdığı için ağzından ister istemez “Ah anacığım!” sözleri dökülmüş.
       Annesinin tozlara bulanan ve hâlâ soğumamı olan kalbinden o an bir ses yükselmiş; “Canım yavrum bir yerin acıdı mı?”

       Aslında her günün Anneler Günü olması gerekir Annelerimiz bizim en değerli varlıklarımızdır. En değerli varlıklara nasıl davranılması gerekiyorsa annelerimize de öyle davranmalıyız. Elimizden geldiği kadar bütün işlerde annemize yardımcı olmalı. Sadece Anneler Gününde değil onların gönüllerini alacak hediyeleri her zaman vermeliyiz.
Birde Bu özel Günü annesiz geçiren insanlar var. Onlar için kelimeler kifayetsiz kalıyor.
  Yazımı, beni her dinlediğimde/okuduğumda duygulandıran, annesi hayatta olmayanları da daha iyi anlamamı sağlayan Ayla Aydemir'in şiiri olan ama Bedirhan Gökçe’nin harika sesinden dinlerken gözyaşlarına boğulduğum mısraları ile bitirmek istiyorum.

Merhaba anne, 
Yine ben geldim. 
Merak etme okuldan çıktımda geldim. 
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama 
Ali 'Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder' demişti de 
Onun için söylüyorum. 
Geçen hafta öğretmen, 
Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte 
Öğretti sağımı solumu. 
Ben biliyorum artık Anne sağım neresi, solum neresi. 
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu şimdi iyi biliyorum anne. 
Hani geçen geldiğimde “şuram acıyor işte şuram” demiştim de 
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne 
Bak şimdi söylüyorum 
Şuram işte, 
Sol yanım çok acıyor anne. 
Hem de her gün acıyor anne her gün. 
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü. 
Elinden tutup okula getirdi. 
Yakası da danteldi. 
Zil çalınca öptü, “hadi yavrum sınıfa” dedi. 
Bende ağladım, 
Ağladım hiç de utanmadım. 
Öğretmen ne oldu dedi. 
“Düştüm dizim çok acıyor” dedim. Yalan söyledim anne. 
Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne. 
Bugün bende saçım örülsün istedim. 
Babam ördü ama onunki gibi olmadı. 
Dantel yaka istedim. 
Babam 'Ben bilmem ki kızım' dedi. 
“Bari okula sen götür” dedim. 
'kızım, iş' dedi. 
Bende “banane dedim, ağladım. 
'kızım, ekmek' dedi babam. 
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne. 
Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne. 
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi. 
Zeynep 'annem beyazlara renkli çamaşır katmadan 
yıkıyormuş' dedi. 
Babam hepsini birlikte yıkıyor. 
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne? 
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme. 
Üzülmesin diye söylemiyorum ama 
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor. 
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne. 
Hava kararıyor, ben gideyim anne. 
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi. 
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum. 
Kim bozuyor toprağını, 
Çiçeklerini kim koparıyor. 
İzin verme anne ne olur toprağına el sürdürme. 
Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne. 
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım. 
Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını şu kavanozda biriktirdim. 
Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum. 
Her sabah onu öpüyor kokluyorum. 
Kimseye söyleme ama anne. 
Bazen de konuşuyorum onunla. 
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne. 
Ha unutmadan, 
Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi. 
Ben babama yazdıracağım. 
Öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın. 
Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne. 
Senin adın geçince sol yanım acıyor anne. 
Hiç bir şey yutamıyorum. 
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum. 
Kağıda da böyle yazamam ya anne. 
Ben gidiyorum anne, 
Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp. 
Mutlaka gel anne, 
Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne. 
Sol yanım acıyor anne. 
İşte tam şurası, 
Sol yanım çok acıyor anne. 
Seni çok özledim çok, anne...